İklim değişikliği, 2025 itibarıyla Türkiye'yi daha sıcak yazlar, daha soğuk kışlar, aşırı hava koşulları ve su kıtlığı gibi etkilerle vurabilir. Özellikle tarım sektörü ve su kaynakları bu değişikliklerden olumsuz etkilenecek, dolayısıyla ekonomik ve sosyal yapıda önemli değişiklikler meydana gelecektir.
Türkiye'nin coğrafi konumu, kıtalararası bir geçiş noktası olması nedeniyle iklim değişikliğinden çeşitli şekillerde etkilenmesine neden oluyor. Akdeniz iklimi altında bulunan Türkiye, sıcaklık artışları ve azalan yağışlar nedeniyle tarım ve turizm gibi iklime duyarlı sektörlerde zorluklar yaşayacak. Tarım ürünleri verimliliği düşecek ve su kaynakları üzerindeki baskı artacaktır.
Bunun yanı sıra, deniz seviyesindeki artışlar kıyı bölgelerinde erozyon ve tuzlanmaya yol açabilir. Çarpık kentleşme ve yetersiz altyapı sorunları, aşırı yağışlar ve sel olaylarını daha da kaçınılmaz kılabilir. İstanbul, İzmir ve Antalya gibi büyük şehirlerin kıyı kesimleri bu risklere açık bölgelerdendir.
Ekolojik denge de ciddi şekilde sarsılabilir. Orman yangınları, bitki örtüsünün kaybı ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi çevresel sorunlar, iklim değişikliğinin beklenen çevresel etkilerindendir. Ekosistemlerin bozulması, yaban hayatı üzerinde olumsuz etkiler yaratacak ve biyolojik çeşitliliği tehlikeye atacaktır.
Tüm bu değişiklikler, Türkiye'nin iklim değişikliğine karşı uyum stratejilerini ve politika çerçevelerini yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması, su ve enerji tasarrufuna yönelik tedbirler ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesi, iklim değişikliği ile mücadelede önemli rol oynayacaktır.
İklim değişikliğinin etkileri ve Türkiye'nin bu konuda alabileceği önlemler hakkında daha fazla bilgiye aşağıdaki kaynaklardan ulaşabilirsiniz: